Uzun zamandır, hatta yıllardır içime dert olan ve son birkaç sezondur ortaya çıkan sonuçlardan sonra bıçağın kemiğe dayandığı bir konudan bahsedeceğim size. Eminim formalar ile ilgili herkesin de dikkatini cezbeden bir konudur bu. Olayı şöyle özetleyebilirim aslında, Gerçek Çubuklu,renkler, tasarım ve Adidas sorunsalı…
Bahsettiğim sorunsalı açıklamak gerekirse; öncelikle Efsane Çubuklu kavramımızdan başlamalıyım heralde. Nedir Efsane Çubuklu? Tarihtir, semboldür, başarıdır, asalettir vs… Evet bunların hepsi doğrudur ama aslolan öğeleri vardır. Mesela geçmişi yansıtmak, özünü korumak, orjinaline sağdık kalmak. Gerektiğinde endüstriyelleşen futbola, pazarlama kaygılarına, spor modasına bile karşı durarak hazırlamalısınız ki o çubukluyu, sahaya çıkan 11 kişiyi gördüğümüzde Cihat’ı, Can’ı Lefter’i görmüş gibi olalım. O zaman çok başka bir heyecanla gider Fenerium’a üstümüze geçirir çıkarız gerçek çubuklularımızı.
Peki o ‘’Gerçek Çubuklu’’ nedir?
Bir kere; bizim çubuklumuzun renkleri nettir, sarısı sarı, laciverti laciverttir, öyle alacalı bulacalı maviler, resimler, desenler yoktur orasında burasında. Özellikle son yazdıklarımın altını çizmek isterim zira desenli, resimli forma modasına uydurulmamış bir çubuklumuz kalmıştı ki o da oldu bu sezon. -Göğüs bölgesinde bir Türkiye haritası ve ortasından ışık çıkan Fenerbahçe logosu- Tamam, anlamlı ve önemli detaylar olabilir ama bırakın onu alternatif formalar üzerinde görelim, değişik bir tat olsun o da ikinci ya da üçüncü forma olarak. Ama çubukluya dokunmayın, o sade olduğu için fazlasıyla güzel, çubuklu olduğu için yeterince anlamlı zaten.
Bir de çubuklardaki o renk geçişleri olayı var can sıkan. Retro ile günümüz Fenerbahçe lacivertinin bir araya gelişi olarak açıklanıyor ve son iki sezondur da uygulanıyor ama eminim ki sadece benim değil birçok insanın da gözünü tırmalıyor. Kaldı ki retro olan laciverttir zaten kop koyu olan. Çocukken hatırlıyorum da babamın aldığı 9 numaralı örme formamın sarısı tok, laciverti ise siyaha yakındı. Retro olarak adlandırdığımız o dönemlerde böyle bir mavimsi lacivert kullanıldığını hatırlamıyorum ben. 90’ların sonu 2000’lerin başında lacivert yerine mavi kullanılan formalarımız çok oldu ve bence bir hataydı bu ama o da 2003’te tescillenen ve formalarda kullanılmaya başlanan sarı-laci ile son buldu.
İkincisi; tamamen çubukludur Gerçek Çubuklu. Önü, arkası ve en önemlisi kolları. Burada kollara dikkat çekmek isterim zira özellikle Adidas ve o vazgeçilmez omuzdaki 3 çizgi uygulaması yüzünden kolları da çubuklu formaya tam anlamı ile hasret kaldık. Oysaki Fenerium’un taraftar için ürettiği Lefter formaları ne de güzel görünüyor tamamen çubuklu olunca. Ama Adidas kendi kalıpları dışına çıkmadığı ve omuzlardaki 3 çizgiden vazgeçmediği için yıllardır düz kollu ve lacivert ağırlıklı formalar üretiyor.
Aynı durum Ajax için de söz konusu mesela; onların da forma sponsoru Adidas ve onlar da klasik beyaz üzerine kırmızı kalın bantlı formalarından vazgeçmedikleri için değişik bir çözüm bulmuşlar. Adidas Hollanda Ligi maçları için farklı, Avrupa kupaları maçları için farklı bir forma üretiyor Ajax’a. Düz ve 3 çizgi olmayan klasik formayı lig maçlarında giydirerek gönüllerini hoş ediyor ama Avrupa arenasındaki maçlarda kendi marka kimliğini de yansıtabilmek adına 3 çizgi eklenmiş versiyonlarını giydiriyor. Bu da bir çözüm aslında ve bize de uygulansa bu yöntem tamamen olmasa da tatmin edici olacaktır.
Bir başka çözüm yolu ise -ki bence daha iyi ve kesin çözüm olanı- Adidas’tan vazgeçmek. Bildiğim kadarı ile bu sezon sonunda sözleşme de bitiyor iken, hem bu konulara çözüm olmak hem de değişiklik yaratmak adına farklı bir marka ile anlaşılabilir. Hatta eskiden olduğu gibi Fenerium bile üretebilir tüm ekipmanları. Fenerium’un 2003-04 sezonu için hazırladığı çubuklunun tadı hala damağımızda. Renklerdeki öze dönüşü, kollardaki çubukları ve modern çizgileriyle çok güzel bir çubukluydu bence.
Bir başka alternatif de Nike olabilir. Sözleşme bitiyorken ve böyle bir forma satış potansiyelimiz de varken birçok marka kulübün kapısında yatacaktır eminim. Ama Nike bence beklentileri karşılama adına en isabetli tercih olacaktır. Çünkü Nike’ın tasarımları zaten sade ve çubuklu formaları ise zaten benim yukarıda tarif ettiğim gibi, klasik çubukluya çok yakın. Hiçbir ekleme yapmayıp, standart çubuklu forma modellerini renklerimizde üretip üzerine logo ve reklamı ekleseler bile gayet güzel sonuçlar çıkacaktır bence. Ama Adidas ile yola devam edilecekse de bu omuzlardaki çizgi ve kollardaki çubuklar konusunda orta bir yol bulunmalı.
Üçüncü olarak da forma reklamlarından bahsetmek istiyorum. Futbol endüstriyelleştikçe bu konudaki uygulamalar da değişiyor, bir yandan da kötüleşiyor. Bugün TFF talimatnamesine göre bir takım, göğüs, sırt, kol ve şort olmak üzere formasına 4 farklı reklam alabiliyor. Forma değil reklam tabelası mübarek. Meydana gelen görüntü kirliliği ve çok renkliliği geçtim, taraftar olarak bizler de tabela gibi dolaşmak istemiyoruz. Hep bahsettiğim çubuklunun sadeliği ise hak getire. Aldığı formada reklam olmaması için 20-30 lira, ne gerekiyorsa ödemeye razı birçok insan tanıyorum. Takımın giydiklerinde olmasa bile taraftar formalarında reklam olmaması için böyle bir uygulamaya gidilebilir.
Bu kadar eleştiriden sonra hakkını vermemiz gereken konular da yok değil. Tüm formaların özellikler son birkaç yıldır çok özenle hazırlandığı, profesyonel ellerden çıktığı ve güzel tasarım ve renkler seçildiği bir gerçek. Bu potansiyeli çubukluyu özüne döndürmek yönünde de kullanırsak tadından yenmez.
Sonuç olarak bence çubuklu formamız daha fazla özünden ayrılmadan gerekli önlemler alınmalı, renkler ile oynanmamalı, desenler ile karışık hale getirilmemeli. En önemlisi belki de; kolları da çubuklu olmalı. İşte o zaman bizim için çok değerli olan, Efsane diyebileceğimiz, Gerçek Çubuklu formamızı yaşatabiliriz…
fenerformalari.blogspot.com'dan alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder